Başlangıç

yaşamım bu işte

Yorum bırakın

 

yves_klein_untitled_anthropometry_ant_84_1960_low_res

Yaşamım bu işte, neden olmasın, bir yaşam bu da, dilerseniz, inanıyorsanız buna içtenlikle, hayır demiyorum, bu akşam. Gö­rünen o ki sözün olduğu yerde bir yaşam kesinlenebilir, bir öy­küye gerek yok hiç, bir öykü zorunlu değil, yaşam yeterli yalnız başına, yaptığım bir yanlıştı bu, birçok yanlıştan biriydi, yani yaşam kendi başına yeterliyken kendime bir öykü aramam yan­lıştı diyorum.

Samuel Beckett, Hiç İçin Metinler ve Uzun Öyküler, Çev. Uğur Ün, s. 108.

Görsel: Yves Klein, Untitled Anthropometry  (ANT 84).

açıklığın büyüsel ışığı

Yorum bırakın

ei

“Böylece, aslında hiçbir zaman hiçbir yere gidilmiyor da, yalnızca gidilmiş gibi olunuyor. Ancak kelimelerle gidiliyor ya da, kalınacaksa kelimelerle kalınıyor, kelimelerle yaşanıyor, kelimelerle gülünüyor, kelimelerle ağlanıyor ve sonunda gene kelimelerle kös kös geri dönülüyor (…)”

Hasan Ali Toptaş, Bin Hüzünlü Haz, İstanbul 2019, s. 40.

ben öldüğümde benimle ne ölecek?

Yorum bırakın

Patty-Chang-Image-from-the-series-Letdown-Milk-2017.-Inkjet-print-on-custom-plywood-panels-17.17in-x-23.5in.-Courtesy-the-artist-and-BANK_MABSOCIETY-720x480

Bir kişi öldüğünde mekânı dolduran olayların son bulması bizi şaşırtabilir, ama her ölümle birlikte bir şey ya da sayısız şeyler ölür, ama teozofların ileri sürdüğü gibi evren bilinci varlığını sürdürür. Geçmişte bir gün, İsa’yı görmüş olan gözlerin sonuncusu da kapandı, bir adamın ölümüyle Junin muharebesi de Helena’nın aşkı da öldü. Ben öldüğümde benimle ne ölecek, yeryüzü hangi dokunaklı ya da kırılgan bi­çimi yitirecek? 

Borges, “Tanık”, Yaratan, İletişim Yayınları, 2011.

Görsel: Patty Chang, Image from the series “Letdown (Milk)” (2017).

kaybetmenin alegorisi

Yorum bırakın

andrás böröcz

Alegorilerin söylemek istedikleri tek şey anlaşılmaz olanın anlaşılmaz olduğudur. Bunu da zaten biliriz. Oysa her gün baş etmeye uğraştığımız sorunlar bambaşka bir iştir. Bu konu hakkında adamın biri bir zamanlar, “Bu inadın nedeni nedir?” diye sormuş. “Yalnızca alegorileri izlediyseniz, siz kendiniz de alegori olursunuz ve böylelikle tüm günlük sorunlarınızı çözersiniz.”
Bir diğeri, “İddiasına varım ki, bu da bir alegori” demiş.
İlk adam, “Kazandın” yanıtını vermiş.
İkincisi, “Ama maalesef, alegorik olarak” demiş.
İlk adam, “Hayır, gerçek hayatta,” demiş. “Alegorik olarak, kaybettin.”

Franz Kafka, Erzählungen, Frankfurt-am-Main, 1967.

Görsel: András Böröcz

akşam: geniş musiki

Yorum bırakın

“Mümtaz, hiç istemeden girdiği bu karışık bahisten çıkmak ister gibi etrafına bakındı. Akşam, geniş musiki faslına başlamıştı. Aydınlığın bütün sazları güneşin veda şarkısını söylemeğe hazırlanıyordu. Ve her şey aydınlığın sazıydı. Hatta Nuran’ın yüzü, kahve kaşığı ile oynayan eli bile…”

Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, s.120.

 

günün deliliği (la folie du jour)

Yorum bırakın

Şunu talep ettiler: Olayların nasıl gerçekleştiğini “tam olarak” anlat bize. –Bir öykü? Ben başladım: Ben ne bilgili ne de cahilim. Biraz neşe bilirim. Çok az şey söylemektir bu. Hikâyeyi bütün bütün anlattım, dinlediler, öyle görünüyor ki büyük bir ilgi ile dinlediler –en azından başlangıçta. Ama son hepimiz için sürprizdi. “Bu başlangıçtan sonra” dediler, “gerçeklere gelmelisin”. Nasıl olacak bu? Öykü bitmişti.

Maurice Blanchot, Günün Deliliği (La folie du jour)

Görsel: Malik Aksel, Halay